FİP Hastalığı Nedir?

FİP Hastalığı Nedir?


1900´lü yılların başlarında bu hastalığın görülmesine dair bulgulara rantlanılsa da ilk defa 1963´te Amerikalı bir veteriner doktor olan (DVM) Dr. Jean Holzworth tarafından rapor edilmiştir.
 
Corona virus´un değişime uğraması ile ortaya çıkan Feline infeksiyöz Peritonitis isminin kısaltılışı olan FiP hastalığı kedilerin bağışıklık sistemini etkileyen viral bir hastalıktır. (Bakteriler, Parazitler, Mantarlar ve Virüsler). Bu hastalık malesef öldürücü özelliği ile isim yapmış ve biz hayvan sahiplerini korkutuyor. Bu hastalık şimdiye kadar yapılan araştırmalarda herhangi bir insana bulaşabilirliğine ratlanılmamış. Kedigiller arasında bulaşabilir fakat başka ırklara geçişi olmaz.

Fip olarak bilinen kedilerin enfeksiyöz peritonitisi, peki Fip Nedir? (Feline infectious peritonitis) hastalığı, bağışıklık sistemini etkileyen kedi hastalıklarından biridir. Fip, kedilerde görülen ölümcül bir hastalıktır, kesin tedavisi yoktur. Kesin tanı otopsi sayesinde konulabilir.

Buna rağmen veterinerler Fip teşhisini nasıl koyuyorlar?

Öncelikle doğru bilinen bir yanlışı düzeltelim. İnsana geçen bazı kedi hastalıkları da söz konusu ancak, Fip hastalığının diğer hayvanlara ve insanlara geçtiği konusunda hiçbir tıbbi bulgu yoktur. Bununla birlikte hastalık kedigilller ailesi içinde bulaşıcıdır.

Fip Nedir?

Fip hastalığı kediler için öldürücü bir hastalık olarak biliniyor. Ne yazık ki hala çaresi bulunmuş değil. Ancak kedi dostunuz iyi bir bakımla kaliteli bir yaşama sahip olabilir. Semptomlar oluşmuş bir kedide 1 sene yaşatabilmek bile çok buyuk başarı, semptom oluşmamış testle tanı konmuş hastalarda uzun bir yasam söz konusu. İyi bir beslenme, kaliteli bir yaşamla hastalığı sabitleyebilirsiniz. Hastalığın kesin tanısı otopsi ile konulabiliyor ve hastalığın teşhisi otopsi haricinde çok zor. Sadece farklı testlerden gelen sonuçlardan hareketle teşhis oluşturuluyor. Bu sebeple testin Fip şüphesine işaret etmesi halinde başka testlerle de desteklenmesi gerekiyor. Elisa testi ya da hızlı testlerle hastalık net olmasa da teşhis ediliyor. Fip hastalığının teşhisinde kullanılan testlerde bazen yanılmalar söz konusu.
Hastalık, kedilerin 6 ile 23 ay arası yavrularında ve 5-13 yaş arası yetişkinlerinde daha çok görülür ve kedi 14 yaşın üzerine çıktığında risk daha da artar. Bununla birlikte her yaşta görülme olasılığı vardır.
Etken, Feline Infectious Peritonitis Virustür, Feline Enteric Coronavirus (FECV/FeCoV)un mutasyona uğramış halidir. Virüs beyaz kan hücrelerini istila eder ve makrofajlarda ürer. İmmun sistem enflamasyon reaksiyonu verir. Hastalığa yakalanan kedilerden 20 de 1i hayatta kalmayı başarır. Bir ya da iki kedili evlerde hastalığın görülebilme şansı 5000 de 1dir. İran kedileri ve siyamlar da genetik bir yatkınlık olduğu bilinmektedir.

Corona Virüsü

Coronaviridae ailesinden gelen ve hayvan familyasında görülen bir virüs ve hücre içindeki RNAyı etkiliyor. Temelde üst solunum yollarını ve sindirim ve boşaltım sistemindeki organları da aynı şekilde etkileniyor. Özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında bu virüs daha etken. Corona virüsü kedilerin sıkça yakalandığı bir virüs. Ama öldürücü olma olasılığı oldukça düşük.
Kediler arasında yakın temasla geçiyor, virüsü kapan kedinin özellikle dışkısı ile yayılıyor. Kedilerin yaklaşık olarak %40ı bu virüsü bir şekilde kapıyorlar. Kalabalık aileler şeklinde (barınaklarda, kedi üretim çiftliklerinde ya da 3den fazla kedinin birarada yaşadığı evlerde) yaşayan kediler arasında ise corona virüsünü taşıyan kedi oranı % 80-90) Corona virüsü kapan bir kedinin bedenin de virüse karşı geliştirilen ve virüsü yoketmeye yönelmiş antikorlar çoğalıyor.

Hava Yoluyla da Kapabilir

Testlerde antikor düzeyi (titre seviyesi) ölçülebiliyor. Genellikle ateş, ishal ya da halsizliğe sebep oluyor ve kedilerin bağışıklık sistemleri bir şekilde corona virüsünü yeniyorlar. Corona virüsü dışkıda asıl olarak bulunuyor ve sağlıklı bir kedi corona virüsü olan dışkıyla bir şekilde temas ederse “tüy yalama” sebebi ile virüs yutuluyor. Ama hava yoluyla da kedilerin bu virüsü kapmaları da mümkün.

Corona virüsü mutasyona uğrayarak öldürücü kedi hastalığı Fipe sebep oluyor. Bir virüse dönüşüyor. Bu mutasyonun nasıl olduğu halen bilim dünyasının üzerinde en çok durduğu konuların başında geliyor. Virüs bilimi, henüz bu soruyu kesin kanıtlarla açıklayamıyor. Corona virüsünü kapan kedilerin % 90-98i virüsü basit sağlık rahatsızlıkları ile atlatırken geri kalanlarda ise virüs öldürücü bir başka virüse dönüşüyor.
Corona virüsü çok güçlü bir virüs, dış ortamda (dışkı ile ya da salya ile saçıldığında) 4 ila 6 hafta arasında canlı kalabiliyor. Ev kedileri sokağa çıkmadıkça ya da bu virüsü kapmış başka bir kedi ile temas etmedikçe bu virüsü kapmaz diye de kesin bir şey yok. Zira bizler de evimize bu virüsü dışarıdan taşıyabiliriz.
Ayrıca kedimiz bir şekilde corona virüsü kapmışsa bu virüsün FIPe dönüşme olasılığı ne yazık ki var. Bu “bir gün dönüşecek” anlamında değil, % 1 ya da % 10 ihtimal dahilinde. Ama corona virüsü evde kullanılan temizlik maddeleri karşısında çok zayıf. Ev temizliğinde kullanılan deterjanlar, özellikle çamaşır suyu corona virüsünü öldürmeye yetiyor. Temizlikte 1 ölçü deterjana karşın 32 ölçü su karışımı corona virüsün temizliği için yeterli ölçü sayılıyor.
Bunu şöyel düşünebilirsiniz: kedi de zaten bir virüs var ve bu bağışıklık sistemini düşürüyor. Stres de yardımcı etken olarak bunu tetikliyor.

Beyaz kan hücrelerine girerek çoğalan Fip, kan yolu ile diğer organlara da yayılıyor. Bağışıklık sistemini çökertiyor ve özellikle üst solunum hastalıkları ile kedinin sağlığını kritik hale getiriyor. Hücre besin girişlerinin kapanmasına ve besin sıvısı taşınan damarların tahrip olmasına sebebiyet vererek hücrelerin aslında beslenme ihtiyacını da engelliyor.

Fipde Yaş ve Kuru Formlar

Yaş formu Kuru Fipyle kıyaslandığında daha öldürücü ve kedi yaşamını daha hızla kısaltıyor. Hastalık bu türde daha ağır rahatsızlıklar yaratıyor. Kan damarlarına yerleşerek tahribat yaratıyor ve kan yolu ile taşınan sıvıların karın ve göğüs içine kaçmasına sebebiyet veriyor. Böylelikle karın ve göğüs bölgesine sıvı dolmaya başlıyor. Akciğerler üzerinde ciddi baskı yarattığı için solunum güçlüğü baş gösteriyor. Islak Fipde antibody düzeyi oldukça yüksek (1500 üzeri) olup protein düzeyi 35 g/l aşıyor ise 35g/lden yüksek ve albumin: globulin oranı 0.4 üzeri ise diğer klinik tanılarla birlikte Islak Fip teşhisi konabiliyor.

Islak FIPye göre daha uzun süren ve klinik gözlemlerde genellikle belirsizliğini koruyan daha sinsi bir FIP türü. Kilo kaybı, iştahsızlık, tüy renginde kalitesizlik, sarılık (gözünde ve tüyünde sararma), burun renginde açılma gibi belirtiler gösteriyor. Bazı Kuru FIP hastalarında gözde ciddi tahribatlar oluşuyor. Antibody düzeyi 1280 değer üzerinde

Dişi kedinin lohusalık döneminde Fip olması halinde yavrularına Fipyi geçirme olasılığı daha fazla olasılık dahilinde görülüyor. Ama eğer loğusa kedi de corona virüsü yok ise anne sütündeki doğal antikor içerik yavru kedileri corona virüsüne karşı koruyor. Ama eğer anne sütü kalitesiz ya da yeterli değil ise yavru kedilerin corona virüsü kapması ve bunun da Fipye dönüşme olasılığı ne yazık ki söz konusu. Üzgünüz ki bu konuda da yapılan araştırmalar hala kesin bir sonuç söylemiyor.


Önemli Kaynaklar:

https://icatcare.org/advice/cat-health/feline-infectious-peritonitis-fip









Bu makale, yayınlandığı günden itibaren 4200 defa okunmuştur.


Sosyal Medya´da Paylaş


Zaugg Veteriner Kliniği